Ersan Şen Hukuk ve Danışmanlık
Yeni Bir Sistem Öneriyoruz” başlığı altında neden “1921 Anayasasının nispeten kapsayıcılığının peşinden kurulan Türkiye Cumhuriyeti Devleti, sonraki Anayasalarında daha dar kalıplara girmiştir.” cümlesine yer verildiği, bununla amaçlananın ne olduğu ve 1924 Anayasası’na değinilmemesinin gerekçesinin ne olduğu üzerine odaklandı. Aşağıda polisin durdurma ve arama yetkisi ile ilgili yaptığımız açıklamalar, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu m.25 atfı ile jandarma ve 7245 sayılı Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu’nun “Durdurma ve kimlik sorma” başlıklı 7. Maddesi uyarınca çarşı ve mahalle bekçileri bakımından da geçerlidir. Polis, jandarma ve bekçi bir bütünde “kolluk” olarak tanımlayabiliriz. Genel olarak idarenin sözleşme yaparken muhatabını seçmek için uymakla yükümlü olduğu usullere kamu ihalesi denilmektedir. İdarenin tüm ihaleleri için uygulanacak usulleri düzenleyen bir tek kanun bulunmamaktadır. Birden çok kanunla düzenlenen kamu ihale mevzuatının dağınık bir yapı arz ettiği söylenebilir.
- (7) Üst Kurulun gizliliği bulunmayan düzenleyici ve denetleyici nitelikteki kararları uygun vasıtalarla kamuoyuna duyurulur.
- Bu yazımızda, yukarıda zikredilen şikayetlerin bireysel başvuru incelemesinde ne şekilde ele alındığı ve AYM’nin adil/dürüst yargılanma hakkı kapsamında yaptığı incelemede derece mahkemelerinin delillere ilişkin değerlendirmelerini ne ölçüde denetlediğini ortaya koymaya gayret edeceğiz.
- Mahallin en büyük mülki amirliği, bu alındı belgelerini, liste halinde, bir tutanağa bağlayarak onaylar.
- Zira, Sözleşmeye göre, “her şahıs… davasının… hakkaniyete uygun ve aleni surette dinlenmesini istemek hakkını haizdir”.
Bu yazımızda ele alacağımız hukuki sorun; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlıklı 231. Fıkrasında yer alan, “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” hükmünün ne şekilde uygulanması gerektiğine ilişkin olacaktır. Yazımızda öncelikle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu ile ilgili genel bilgilere yer verecek daha sonra ise güncel Yargıtay kararları ışığında yukarıda yer verdiğimiz hükmün ne şekilde anlaşılması ve uygulanması gerektiğini belirteceğiz. 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un “Başkanlar kurulunun görevleri” başlıklı 35. Askeri Ceza Kanunu’nun “Cezanın Katileşmesi” başlıklı 181’nci maddesi, cezanın resmi olarak tebliğ edilmesiyle kesinleşeceğini belirtmektedir. Ancak madde hükmünü anlamak için tamamına bakmak ve ayrıca ilgili bazı hükümleri dikkate almak gerekmektedir. Kanunun 181’nci maddesinde, disiplin cezasının veren tarafından kaldırılamayacağı ve değiştirilemeyeceği, cezanın ancak ilgilinin şikayeti veya ceza veren amirin onun lehine yapacağı müracaat üzerine kaldırılabileceği, yanlış veya yetkisiz üst tarafından verilen disiplin cezalarının daha yüksek makam tarafından kaldırılabileceği veya değiştirilebileceği belirtilmektedir. Kanuna göre; daha üst makamdaki amirler de şikayet veya amirin talebiyle yada denetim yoluyla diplin cezasını kaldırabilir veya değiştirebilirler (m\. Hemen kaydol ve geniş Mostbet casino giriş seçeneklerine erişim sağla Mostbet pinup giriş\.183, 188, 189).
Fıkrasında mülkiyetin genel yarara uygun olarak kullanılmasının denetime alınması, vergiler ile diğer harç veya cezaların ödenmesini sağlamak için devletin gerekli gördüğü yasaları yürürlüğe koyma yetkisini ortadan kaldırmayacağı durumları düzenlenmiş, bu şekilde AİHS Düzenlenmeyen ekonomik ve sosyal haklardan olan mülkiyet hakkı da koruma altına alınmıştır. Şikâyeti inceleyen amir, disiplin suçunun işlenmediğini tespit ederse cezayı kaldırır. Ancak suçun işlendiğini tespit etmişse, bu durumda verilen cezanın uygun olup olmadığını inceler. Verilen ceza, şikâyet edilene verilebilecek ceza değilse veya fiiliyle orantılı bir ceza verilmemişse cezayı değiştirir. Cezalının şikâyeti veya üstün şikâyeti veya disiplin cezası veren amirinin müracaatı üzerine yapılan incelemelerde, şikâyet ve müracaatı inceleyen üst disiplin amirince cezanın değiştirilmesi ancak kaldırma veya hafifletme şeklinde olabilir. Aleyhe bozma yasağı nedeniyle cezayı arttıramaz veya ağırlaştıramaz[439]. Ancak, disiplin suçundan zarar gören üst tarafından veya cezayı veren disiplin amiri tarafından cezanın, cezalı aleyhine değiştirilmesi yönünde şikâyet ve müracaatta bulunulmuş ise, bu takdirde üst disiplin amiri denetleme yetkisini de kullanarak cezayı tamamen kaldırabileceği gibi, cezalının lehine veya aleyhine olarak değiştirebilir[440]. Yine, eğer ceza verilen fiil, aslında bir mahkemenin yetkisine giren bir suç teşkil ediyor ise, bu takdirde de verilen usulsüz ceza kaldırılarak, fail hakkında düzenlenecek dosya Savcılığa gönderilir. Çektirilen usulsüz ceza mahkemece verilen cezadan mahsup edilecektir. Disiplin amiri kendisi soruşturma yaptığında, disiplin suçuyla ilgili tanık dinleyebilir ve gerekli yazılı delilleri toplayabilir.
Disiplin mahkemelerinde kamu davasını takip edecek olanlar nezdinde disiplin mahkemesi kurulan komutan ve onun yardımcısı durumunda bulunan disiplin subayıdır” denilmektedir (Kerse, s.55). Maddesinin (A) fıkrasında; “Disiplini bozan bir kabahat yalnız bir amir tarafından ve bir disiplin cezası ile cezalandırılır.” hükmü bulunmaktadır. Disiplin amirlerinin bu konudaki takdir yetkilerinin denetimi ise üç ayrı şekilde yapılmaktadır. Birincisi; cezaya itiraz edilmesi halinde üst amir tarafından yapılan idari denetimdir. İkincisi; eylem hiçbir suç oluşturmamasına rağmen kasten disiplin cezası verilmiş ve disiplin amiri hakkında bu nedenle adli soruşturma başlatılmış ise Askeri Savcılık ve Askeri Mahkemenin, AsCK’nun 111. Maddesine göre yapacağı yargısal denetim ve üçüncüsü; disiplin cezasının yok hükmünde sayılması için AYİM’de açılacak davada, AYİM tarafından yapılacak yargısal denetimdir. Kanaatimizce AYİM’nin, Sözleşmenin iç hukuktaki yeri ve değeri konusundaki tespitleri yerinde olmakla birlikte, norm çatışmasının Anayasa- AİHS çatışması olduğu yönündeki tespiti yerinde değildir. Kararda bu konuda kendi içinde de çelişki içerisindedir. Maddesindeki; “…Silahlı Kuvvetler mensupları ile hakimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır.” hükmünün, doğrudan disiplin cezalarını yargı denetimi dışında bırakan bir düzenleme olmadığı, kanunla denetim dışı bırakılabilmesine imkan tanıyan bir düzenleme olduğu[800] kabul edilmiş olmasına rağmen, norm çatışmasının Anayasa- Sözleşme çatışması olduğunu kabul etmek mümkün değildir. Disiplin cezalarını yargı denetimine kapayan Anayasanın 129. O halde norm çatışması Kanun-Sözleşme çatışmasıdır[801].
TCK m.104/1’e göre, “Cebir, tehdit ve hile olmaksızın, on beş yaşını bitirmiş olan çocukla cinsel ilişkide bulunan kişi, şikayet üzerine, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”. Bu tedbirler; kişi hakkında henüz bir mahkumiyet hükmü bulunmadığı bir aşamada temel hak ve özgürlükleri kısıtladığından, hukuk devleti olmanın gereği olarak tedbirlere başvuru sıkı şartlara bağlanmış ve bu tedbirlerin yorumunda kanunilik ilkesi çerçevesinde kıyas yasağı kabul edilmiştir. Ceza Muhakemesi Hukukunda sirayet konusu; kanun yoluna başvurmayan sanık veya sanıkların, kanun yoluna başvurmuş olan sanığın, başvurusu sonucunda elde ettiği lehe hükümden yararlanmasını ifade eder. Bu bakımdan lehe kararın sirayeti, “davasız yargılama olmaz” ilkesinin bir istisnasıdır. Bozma kararının sirayeti; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Hükmün bozulmasının diğer sanıklara etkisi” başlıklı 306. 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun kabul edilmesi ile birlikte Kanunun “Tanımlar” başlıklı 3/1-d maddesinde “kişisel veri” tanımı öngörülmüştür.